Prof. Dr. Fatma TELLİ KARAKOÇ'un Interreg (CBC-BSB) Projesi Deneyimi

Üniversitemiz Deniz Bilimleri Fakültesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Fatma TELLİ KARAKOÇ’un Yürütücü Olarak Görev Aldığı Interreg (CBC-BSB) Projesine Dair Paylaşımı

Proje Künyesi

Program Adı: Interreg (CBC-BSB)

Proje Adı ve Akronimi: Karadeniz Deltası Koruma Alanlarında İklim Değişikliği Etkilerinin ve Bağlamsal Ekosistem Hizmetlerinin Değerlendirilmesi için İstilacı Yabancı Türler Gözlemevi Ağının Geliştirilmesi (IASON+) (Invasive Alien Species Observatory and Network Development for the Assessment of Climate Change Impacts and Contextual Ecosystem Services Evaluation in Black Sea Deltaic Protected Areas)

Proje Bütçesi: 1.396.112,46 Avro

Başlangıç ve Bitiş Tarihleri: 26 Haziran 2024- 26 Aralık 2026

Proje Ekibi:

Prof. Dr. Fatma TELLİ KARAKOÇ (Proje Koordinatörü)

Prof. Dr. Coşkun ERÜZ (Koordinatör Ydr.)

Prof. Dr. Hacer SAĞLAM (Uzman araştırmacı)

Prof. Dr. A. Muzaffer FEYZİOĞLU (Uzman araştırmacı)

Doç. Dr. Rafet Çağrı ÖZTÜRK (Uzman araştırmacı)

Dr. Ahmet Şahin (Uzman araştırmacı)

Dr. İlknur YILDIZ (Uzman araştırmacı)

Danışman: Prof. Dr. Mehmet AYDIN, Prof. Dr. Ertuğ DÜZGÜNEŞ, Dr. Neira İSMAİL

Yüksek Lisans Öğrencisi: Melike TÜYSÜZ

Proje Başvuru Süreci:

İstilacı Yabancı Türler (IAS), özellikle delta gibi hassas ekosistemlerde ciddi ekolojik ve sosyo-ekonomik etkiler yaratabilen bir çevresel sorundur. Bu konuya yönelik olarak bir önceki dönemde yürütülen IASON projesi kapsamında önemli çıktılar elde edildi. Bu çıktılar, sadece IAS’ların ekosistem üzerindeki zararlı etkilerini ortaya koymakla kalmadı; aynı zamanda yeni bir proje için sağlam bir temel oluşturdu.

Ben de bu sürecin bir parçası olarak, IASON+ projesi fikrinin doğuşuna tanıklık ettim ve yeni projenin hazırlanmasında tüm ekip olarak çalışmalarımıza başladık. IASON+ projesi, bir önceki IASON projesinin üzerine inşa edilen ve daha bütüncül bir yaklaşımla IAS’ların sadece zararlarını değil, aynı zamanda yerel ekosistem ve topluluklar üzerindeki olası faydalarını da analiz etmeyi hedefleyen bir devam projesi olarak şekillendi. Böylece, delta ekosistemlerine yönelik sürdürülebilir bir bakış açısı geliştirilmeye başlandı.

Bu proje kapsamında, Romanya, Ukrayna, Yunanistan, Türkiye ve Gürcistan’daki delta sistemlerinde ortak izleme faaliyetlerinin hayata geçirilmesi ve bu sistemlerdeki ekosistem hizmetlerinin tanımlanması amaçlanmaktadır. Aynı zamanda, özellikle Türkiye ve Gürcistan gibi AB dışı ülkelerde, iklim değişikliğine uyum kapasitelerinin artırılması ve delta sistemlerinin NATURA 2000 çerçevesinde dayanıklılığının değerlendirilmesi hedeflenmektedir.

IASON+ projesinin başvuru süreci, önceki projenin başarıyla tamamlanmasının ardından doğal bir devam niteliğinde gelişti. Proje ekibi, önceki iş birliği deneyiminin verdiği güvenle aynı kararlılıkla yeniden bir araya geldi. Bu süreçte, iyi kurulmuş ortaklık ilişkilerinin ve disiplinler arası anlayışın yeni proje fırsatlarına kapı açtığını bir kez daha deneyimlemiş olduk.

Benim için bu süreç, sadece teknik anlamda değil, aynı zamanda farklı ülkelerden gelen ortaklarla ortak hedefler doğrultusunda birlikte üretmenin ne kadar kıymetli olduğunu görmek açısından da çok değerliydi. IASON+ projesi, çevresel sorunlara yönelik uzun soluklu ve sürdürülebilir çözümler geliştirmek isteyen herkes için ilham verici bir örnek niteliğindedir.

Projenin akademisyenlere, proje ekibine ve hedef kitleye sağladığı imkanlar ve ilerleyen dönemler için yapılan planlamalar:

IASON+ Projesi, yalnızca istilacı yabancı türlerin (IAS) çevresel etkilerini inceleyen bir araştırma faaliyeti olmanın ötesine geçerek, projede yer alan akademisyenler, araştırmacılar ve ilgili paydaşlar için çok boyutlu gelişim ve iş birliği olanakları sunmuştur. Özellikle delta ekosistemleri gibi özel alanlara odaklanan bu proje, yalnızca bilimsel veri üretmeyi değil, aynı zamanda bu bilgiyi toplumla paylaşmayı ve toplumsal farkındalık oluşturmayı da temel hedeflerinden biri haline getirmiştir.

Proje süreci boyunca ekip olarak farklı uzmanlık alanlarından gelen araştırmacılarla birlikte çalışmak, disiplinlerarası iş birliğinin ne denli zenginleştirici olduğunu ortaya koymuştur. Uluslararası ortaklarımızla yürüttüğümüz çevrim içi ve yüz yüze toplantılar sayesinde hem bilimsel hem de kültürel açıdan güçlü bağlar kurma fırsatı yakaladık. Bu iş birliklerinin, ilerleyen dönemlerde ortaya çıkabilecek yeni proje fikirleri için sağlam bir zemin oluşturacağına inanıyoruz.

Akademik anlamda, projenin sunduğu imkânlar sayesinde uluslararası yayın yapma, uluslararası toplantılara katılma ve özgün araştırma alanlarına erişme fırsatları doğmuştur. Kızılırmak Deltası gibi özgün bir sahada araştırma yürütmek hem ekosistem düzeyinde derinleşmemizi hem de yerel bağlamda daha etkili sonuçlar üretmemizi sağladı. Öte yandan, proje çıktılarının sadece akademik çevrelerle sınırlı kalmaması, yerel halkla sadeleştirilmiş bir dille paylaşılması ve halk bilimiyle desteklenmesi de önemli kazanımlarımız arasında yer aldı. Düzenlenen toplantı ve eğitim etkinlikleri sayesinde hem yöre halkının hem de karar vericilerin farkındalık seviyelerinde gözle görülür bir artış sağlanmıştır.

Proje halen devam etmekte olup, önümüzdeki dönemde planlanan faaliyetlerle hem akademik hem toplumsal etki alanının genişletilmesi hedeflenmektedir. Bununla birlikte, projenin tamamlanmasının ardından, elde edilen çıktılarla daha geniş kitlelere ulaşmak ve mevcut iş birliklerini sürdürülebilir kılmak da öncelikli hedeflerimiz arasında yer almaktadır.

IASON+ Projesi sayesinde edindiğimiz bu deneyimlerin hem bilimsel hem de toplumsal faydaya dönüşecek kalıcı etkiler yaratacağına yürekten inanıyoruz.

Üniversitemiz Akademisyenlerine Öneriler:

Uluslararası projelerde yer almak ister lider kurum olun ister ortak, akademik kariyer açısından son derece değerli bir adımdır. Projenin ölçeğinden bağımsız olarak, bu tür girişimler hem araştırma alanınızı genişletir hem de uluslararası görünürlüğünüzü artırır. Bu nedenle, her akademisyenin bu sürece dahil olması gerektiğine inanıyorum.

Uluslararası iş birlikleri yalnızca bilimsel üretkenliği artırmakla kalmaz, aynı zamanda farklı kültürlerle etkileşim içinde olmanızı sağlayarak kişisel gelişiminize de katkı sunar. Aynı disiplin veya farklı alanlarda çalışan araştırmacılarla kurulan bu ilişkiler, uzun vadede daha nitelikli ve disiplinlerarası çalışmalar için sağlam bir zemin hazırlar.

Bu bağlamda, proje yazma ve yürütme süreçlerine ilgi duyan tüm akademisyenlere ilk adım olarak üniversitemiz Teknoloji Transferi Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen proje bilgilendirme toplantılarına katılmalarını önemle tavsiye ederim. Bu toplantılar, doğru yönlendirmeler ve ilham verici paylaşımlar yoluyla projelere başlamak için gerekli olan güveni ve motivasyonu sağlamaktadır.